SÖZCÜKLERİN HİSSETTİRDİKLERİ
Ruhunun içinde kargaşa olan
Hüznü kendisine yuva edinir…..
Gülü koklasa incinir …
Balı tatsa, yediği zehir….
Tutunamaz hayata….
O kadar yalnızdır ki
Kalbinin içinde cehennem yansa ;
Dışından görünen sanki zem herir…..
Okuduğunu anlamayan bir milletiz .Bu sebeple de okumayı sevmiyoruz. Kulaktan dolma bilgilerle kendimize bir fikir edinmeye çalışıyoruz . Kimse kimseyi dinlemiyor. Dinlemediği için de anlamıyor. Bu sebeple herkes kendi yalnızlığının içine hapsolmuş durumda iken diğerlerinin kendisine ulaşmasını bekliyor.
Yokluklar içinde varlıklı hayatlar sürüyoruz. Sözcükler eksik dilimizde. Kendimizi ifade etmekte zorlanıyoruz. İnsan yavrusunun dili , içinden gelenleri dışına aktarabilmek için, dürtüselliğinin yerine kullandığı en önemli enstümanıdır. Dile dökemediğinde hastalanır.
Sözcüklerin yokluğu tüm varlıkların varlığını yok ediyor. Birbirimizi anlayamadığımızda yalnızlaşıyoruz. Okuduğunu anlamayan , anlamadığını okuyamıyor….Sözcüklerini esirgeyen kendi buzdan kalesinde üşüyor.
Konuşabilmek, insanın içinde ki hassasiyetin azalmasını sağlar. Bilinçdışının simgelerle kurguladığını sözlere çevirmek dilin yüküdür. Yakın olmaya ihtiyacımız var. Ötekinin gözünden kendimizi tanımlamaya ihtiyacımız var. ben i var etmek için, ötekinin bakışına muhtacız.
İletişim insanları birbirine bağlayan bir iptir. Anladığı ve anlaşıldığı oranda kuvvetlenir. Kuvvetlendiği ölçüde de faydalı olur. İnsan yavrusunun sözleri cennetidir. Sözün bittiği yer yalnızlık cehennemidir.
Psikoterapi; konuşulamayanların konuşulduğu , terapist danışan ilişkisinin kuvvetli bağlarla kurgulandığı bir iyileşme yolculuğudur.
+